Soraya küçük bir kız
çocuğudur Afganistan’da yaşayan. 7
yaşındaydı henüz. En sevdiği oyunları oynama çağında, arkadaşlarıyla koşturma,
heyecanlarını, korkularını doyasıya yaşama çağında, aslında keşfetme çağında.
Günlerden bir gün Soraya, arkadaşı Fatima ve Jade
ile oynamak için dışarı çıktı. Koştu, koştu; nefes nefese kalmıştı ama
arkadaşına da kavuştu. Sarıldılar birbirlerine, el ele tutuşup Fatima’ya
koştular beraber kapısına vurup bağırmaya başladılar: “Fatimaaa! Hadi gel, gel
de oyun oynayalım.” Fatima sevinçle dışarı attı kendisini oynamaya başladılar.
Hiç beklemedikleri
bir sesle irkildi küçük kızlar. Tecrübeleri bedenleri kadar küçüktü; ancak
korkuları öylesine büyüktü ki… Aceleyle koşmaya evlerine ulaşmaya çalıştılar.
Yine nefes nefese kalmışlardı. O güzel kalpleri neredeyse kafesini parçalayıp
dışarı çıkacaktı korkunun verdiği panikle. Fatima ve Jade en yakın eve yani
Jade’nin evine sığınabilmişlerdi ki gelen kurşun kulak zarını delip geçici ses
şiddetiyle saplandı boğazına Soraya’nın. Nefes almakta zorlandı, yığıldı yere.
Ağlayamıyordu Soraya, sadece bakıyordu karşısında gitgide sis perdesinin altına
gizlenen görüntülere. Sonunda tamamen kayboldu ses de görüntü de. Sağır
olmamıştı Soraya. Hayır! Kör de olmamıştı. Evet büyüyememişti o artık hep çocuk
kalmaya mahkum bırakıldı.
İki İngiliz askeri
vurmuştu Soraya’yı çocuk olduğunu hiç hesaba katmadan. Büyümek bu muydu;
vicdanın körelmesi? Nasıl bir düşmanlıktı ki küçücük bedene nişan alınan
mermiyi özgür bıraktılar? Nasıl bir savaştı bu mağlup olan hep çocuklar? Nasıl
bir kana susamaktı bu böyle? Nasıl bir
insanlıktı? Çocuk olduğunu hesaba katamayacak kadar kör müydü yürekleri? Kızgın
demirler mi basılmıştı bağırlarına hissetmezler miydi artık? Büyümek bu muydu?
(Jade ve Fatima beyaz kumaşı Soraya’nın üzerine sararlar.
Soraya ayağa kalkar.)
Kapınızı çalan benim,
kapınızı birer birer.
Gözünüze görünemem;
göze görünmez ölüler.
Benim sizden kendim
için hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kağıt gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı;
teyze, amca bir imza ver;
Öldürülmesin çocuklar şeker de yiyebilsinler.
Allah böyle acılar bir daha yaşatmasın.
YanıtlaSilAmin
SilNe ilk olacak ne de son... Güzel yazı. Tebrikler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim hanifi sağ ol
Sil